"Ekmek ve Gül İstiyoruz" sloganıyla öne çıkan Dünya Emekçi Kadınlar Gününün kısa tarihi, önemi, 8 Mart'ın seçilme nedeni, çok bilinen yanlışları ve bugünü...
Ülkemizde her geçen yıl daha fazla kadını kadın cinayetlerine kurban verirken, daha anlamlı gün olarakhatırladığımız ancak kadına karşı şiddete engel olamadığımız bir güne dönüşüyor, Dünya Emekçi Kadınlar Günü...
Dünya Kadınlar Günü Fikrinin Ortaya Çıkışı
Öncelikle yaygın bilinen bir yanlışı düzeltmek gerekli bu konuda, 100 yılı aşkın bir şekilde anılan/kutlanan bir gün olmasına rağmen kökeni ve neden 8 Mart’ın seçildiğine dair çok bilinen bir yanlışı.
8 Mart’ın seçilmesinin nedeninin “8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladığı ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can verdiği” haberine dayandırıyor.
Amerikan yangın tarihinde ise öyle bir yangın yok, zira bu belgelerde sanayi üretiminin başlangıcından itibaren gerçekleşen bütün yangınlar yer alıyor. Bu yangınlar içerisinde, tarihçede anlatıldığı gibi, bir grev ve kapıların kilitli olmasıyla örtüşen tek yangın 25 Mart 1911 tarihinde 146 işçinin öldüğü Triangle Gömlek Fabrikası'nda çıkan yangındır ancak bir tarihte protesto gösterileri ve toplantılar fikri yangından birkaç yıl öncesine dayanıyor, ancak bu yangın olduğunda ise 2 yıldır zaten Kadınlar Günü kutlamaları, protestoları ve toplantıları yapılıyordu. (Bu yangını da aşağıda anlatacağım)…
1857 yılında da bu çapta büyük bir grev ve yangından o tarihteki yayın organları da bahsetmiyor.
Ancak tarihi nitelikteki bu büyük yanlış neredeyse bütün medya tarafından her yıl tekrarlanıyor ve bu yanlış sadece ülkemizde de yapılmıyor.
Peki Neden 8 Mart?
Bugün neredeyse tüm dünyada ses getiren eylemlere sahne olan 8 Mart'ın tohumları ise 1908 yılında, New York'ta atılmıştı, zira 1900’lü yılların başında, giyim endüstrisi New York'un en çok işçi istihdam eden sektörüydü. 1908 ekonomik krizinden sonra ücretler epey düşmüş, kullanılan iğne-iplik, elektrik ve oturulan sandalyelerin ücreti işçilerden kesilmeye başlamıştı. 65 saate varan haftalık çalışma süreleri bazen 75 saate çıkıyordu, haftalık ortalama ücret ise 5 Dolar'dı.
Eylül 1909’da Triangle işçileri greve başlamış ancak, baskı, şiddet, saldırılar ile 5 hafta süren grev engellendi. Ancak çok zaman geçmeden 22 Kasım 1909'da, Uluslararası Kadın Giyimi İşçileri Sendikası’nın (İLGWU) 'ya bağlı Local 25 Sendikası, Triangle işçileri öncülüğünde genel grev çağrısı yapınca 25 Kasım 1909'da New York, Philadelphia ve Baltimore'dan 600 gömlek fabrikasında çalışan ve çoğunluğu kadın işçilerden oluşan 20 bin işçi New York Şömizye Bluz İşçileri Grevini başlattı.
Grevde temel talepler taşeronluk uygulamasına son verilmesi; 52 saatlik çalışma haftası; günlük ücretsiz fazla mesainin 2 saati aşmaması; ücretlerde yapılan malzeme ve elektrik bedeli kesintilerine son verilmesiydi.
Bu grev 3 ay kadar sürdü ve çoğu talebin kabul edilmesiyle Şubat 1910'da sona erdi. Sadece bir şirket sözleşme imzalamayı kabul etmedi: Triangle Gömlek Fabrikası, zira bu fabrikada grev süresi 5-6 aya ulaştı (Yangın bu fabrikada 1 yıl sonra çıkacak)
26-27 Ağustos 1910 tarihinde Kopenhag'da toplanan 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi. Konferansa 17 farklı ülkeden katılan 100 kadın, Zetkin'in önerisini oybirliğiyle kabul etti.
Hatta ilk uluslararası etkinlikler 19 Mart 1911'de, Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre'de düzenlendi. Bu etkinlikler ilkbahar aylarında düzenlenmekle birlikte kesin bir tarih belirlenmediğinden ilk yıllarda farklı tarihler kabul edildi.
Rusya'daki 1917 yılında yapılan ve “ekmek ve gül istiyoruz” sloganlarıyla yayılan kadın eylemlerinin başlangıcı, Jülyen takvimine göre 23 Şubat'tı. Dünya genelinde daha yaygın biçimde kullanılan Miladi (Gregoryen) takvimde bu tarih 8 Mart'a denk geliyordu.
1917 Ekim Devrimi'nin önderi ve Sovyetler Birliği'nin kurucusu Lenin'in önerisiyle 1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda (3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı) gerçekleşti. Adı da "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak belirlendi.
1960’lı yıllara kadar Sosyalizm çekincesiyle birçok ülke tarafından kabul edilmese de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti.
Türkiye’de 8 Mart
Türkiye'de Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ise kapalı mekanlardan sokaklara taşındı. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapıldı. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 4 yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmasına izin verilmedi. 1984'ten itibaren her yıl kadın örgütleri tarafından "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" kutlanmaya devam edilmektedir.
Anma mı Kutlama mı?
1910 yılında Dünya Kadınlar Günü olan gün 1921 yılında Dünya “Emekçi” Kadınlar Günü haline geldi ve bu tarihlerde daha çok anma ve talepler günü olarak etkinlikler düzenleniyordu, zamanla cinsiyet eşitsizliklerin vurgulandığı, çalışma hayatına yönelik taleplerin yerini kadınların toplum içerisinde, siyasette ve iş hayatında elde ettiği başarıları kutlamalar almaya başladı ve bugünlerde yeniden Dünya kadınlar Günü olmaya dair evriliyor.
Biz yine de Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun diye bitirelim.
Triangel Yangını
25 Mart 1911 tarihinde New York’ta 8-9 ve 10. katlarda faaliyet gösteren Triangle Gömlek Fabrikasında 16:45’te sönmemiş bir sigara izmaritinden kaynaklandığı tahmin edilen yangın, sekizinci katta başlar. 10. kata erken haber verilir ancak 9. kat yangını geç öğrenir.
Kağıt ve kumaş artıklarıyla dolu olan atölyede yangın hızla yayılır ve önce dokuzuncu katı sonra onuncu katı sarar. Ne olup bittiğini anlayamadan kaçışmalar başlar, asansörlere, yangın merdivenlerine koşulur. Ancak sadece bir asansör çalışır haldedir ve yangın merdivenlerine açılan kapılar ise kilitlidir.
146 kişi hayatını kaybeder. Ölenlerin çoğu, yaşları 14-25 arasında değişen genç kadınlarla kız çocuklarıdır ve çoğu göçmendir. Hayatını kaybeden 146 kişiden 129’u kadın, bunların 48’i sendika üyesidir.
Yangında fabrika sahiplerinin iş çıkışı hırsızlığa karşı çantaları daha kolay kontrol edebilmeleri için asansör sayısını bire indirmeleri; izinsiz dışarı çıkmalarını önlemek için yangın merdivenlerine açılan kapıları kilitlemeleri en büyük nedenlerdendir, itfaiyenin merdivenlerinin kısa olması, araçların yetersizliği, atlayanları tutması planlanan ağların dayanıksızlığı da ölenlerin sayısını arttırmış. Aşağıdaki kare yangın çıkan Triangel fabrikasından.
Yangından sonra, binlerce kişinin katıldığı gösteriler, protestolar yapıldı. 5 Nisan’da 80.000 bin kişilik bir cenaze yürüyüşü düzenlendi. Kadın Sendikalar Birliği ve Local 25 Sendikası matem yürüyüşünü protestoyla birleştirdi. Yüzbinlerce işçi o gün iş bırakarak protesto yürüyüşüne katıldı.
Yangından iki hafta sonra, Triangle ortakları Isaac Harris ve Max Blanck, kasten cinayet suçuyla yargılanmaya başlandı ancak işyerinde yaralanma ve ölümlere karşı işverenlerin ihmal ve sorumluluğun ispatlanmasının nerdeyse imkânsız olduğu bir dönemde tümü erkeklerden oluşan jüri üyeleri, dava boyunca Harris ve Blanck'ın kapıları bilerek kilitleyip kilitlemediklerini tartıştı daha sonra ise Harris ve Blanck'in delil yetersizliğinden beraatine karar verildi.
Soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelmemesi dileğiyle...
Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun...
Etiketler
Comments