top of page

Periyodik Tablo: Tarihi ve Temel Özellikleri

  • Yazarın fotoğrafı: Bilimsel Bilgisel
    Bilimsel Bilgisel
  • 4 gün önce
  • 2 dakikada okunur


Tarihsel Gelişim

19. yüzyılın başlarından itibaren bilim insanları, elementlerin sınıflandırılması ve aralarındaki ilişkileri anlama üzerine çalışmalar yapmaya başladılar. Zira bilinen ve yeni keşfedilen elementler son derece karışık durumdaydı. 1829 yılında Johann Wolfgang Döbereiner, benzer kimyasal özelliklere sahip bazı elementleri üçerli gruplar halinde sınıflandırarak ilk önemli adımı attı​. 1864’te John Newlands, elementleri artan atom ağırlıklarına göre sıraladığı çalışmasında her sekizinci elementin benzer özellik gösterdiğini fark etti ve bu tekrarlamayı Oktav Kanunu olarak adlandırdı​ ancak bu sistemler, bazı istisnalar ve yeni keşfedilen elementler için yetersiz kaldı.


Dmitri Mendeleyev’in 1869’da o dönemde bilinen 62 element için artan atom ağırlığına göre dizip benzer özellik gösterenleri alt alta gelecek şekilde gruplara ayırdı. Tablosunda o dönemde henüz keşfedilmemiş olan bazı elementler için boşluklar bıraktı. Nitekim birkaç yıl içinde skandiyum, galyum ve germanyum elementlerinin keşfiyle Mendeleyev’in öngörüleri doğrulanmış oldu​


Mendeleyev, özellikleri benzer olan elementleri aynı dikey sütuna yerleştirerek bugün tanıdığımız periyodik tablonun ilk versiyonunu oluşturdu.


Mendeleyev’le aynı dönemde Alman kimyager Lothar Meyer de benzer bir element sınıflandırması geliştirmişti ancak Mendeleyev’in tablosu, yaptığı doğru tahminler sayesinde bilim dünyasında daha geniş kabul görmüştür.


1890’lı yıllarda William Ramsay ve diğer araştırmacılar, soygazlar olarak bilinen yeni bir element grubunu (helyum, neon, argon, vb.) keşfettiler. 1895’te keşfedilen argon elementi, o dönemde tabloda hiçbir gruba uymadığı için 0 numaralı yeni bir grup oluşturuldu ve diğer soygazlar da bu gruba yerleştirildi​


20. yüzyılın başlarında atom yapısının anlaşılmasıyla birlikte periyodik sistemin dayandığı bilimsel ilke de netleşti: 1913’te Henry Moseley, elementlerin sıralanmasında temel alınması gereken büyüklüğün atom ağırlığı değil, çekirdekdeki proton sayısı olduğunu kabul etti.


Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında Glenn T. Seaborg liderliğinde uranyumdan ağır elementler birbiri ardına keşfedildi ve ayrı bir satır olarak eklendi​ böylece periyodik tablo bugünkü şeklini aldı. Tabloda günümüzde toplam 118 element yer almaktadır​


Periyodik Sistemin Temel Yapısı

Periyodik tablo, elementlerin artan atom numaralarına (proton sayılarına) göre düzenlendiği ve belirli aralıklarla benzer özelliklerin tekrarlandığı bir sistemdir​


Yatay sıralara periyot, dikey sütunlara ise grup adı verilir. Her periyot, o periyottaki atomların sahip olduğu katman sayısını (enerji seviyesini) gösterir; örneğin 3. periyotta bulunan sodyumdan argona kadar tüm elementler 3 elektron kabuğuna sahiptir. Bir periyot boyunca soldan sağa gidildikçe elementlerin atom numarası birer birer artar​


Dikey gruplar ise benzer kimyasal özelliklere sahip elementleri bir araya getirir; çünkü aynı gruptaki atomların değerlik elektron sayıları aynıdır. Örneğin 1. grup elementleri (alkali metaller) tek değerlik elektronuna sahipken 17. grup elementleri (halojenler) yedi değerlik elektronuna sahiptir.


Elementlerin Sınıflandırılması

Periyodik sistemdeki elementler, özelliklerine göre genel olarak metaller ve ametaller olmak üzere iki geniş kategoriye ayrılabilir​, daha detaylı olarak ise, Alkali Metaller, Toprak Alkali Metaller, Halojenler, Soy Gazlar, Geçiş Metalleri, İç Geçiş Metalleri, Lantanitler, Aktinitler, Ametaller, Yarı Metaller sayılabilir.


Tablo, elementlerin sadece tek tek özelliklerini değil, aynı zamanda genel eğilimlerini de gösterir. Bu sayede bilinmeyen bir elementin tahmini özelliklerini öngörmek veya iki elementin tepkime verebilirliğini kıyaslamak mümkün hale gelir.

Comments


bottom of page